Uçurum
Öfkeyi, nefreti, kini; sevgiyi, mutluluğu ve dahası tarif edilemez mükemmel duyguların hepsini kucaklıyorum, elbette bunlara sebep olanı ve olanları da.
İnsan ırkı dahil olmak üzere, birçok ırkla münakaşada bulundum. En üstünden en altına kadar hepsiyle tartışıp, hayatlarındaki gayeleri ve bakış açılarını yakalamaya, anlamaya çalıştım. Dahi, zeki, bilgin varlıkların gayeleri her ne kadar mantıklıysa; kendi fikri olmayan, kaybolmuş, emir altında yaşayan, sürekli sağa sola savrulmuş varlıkların hayatları o kadar mantıksızdı. Burada özellikle belirtmek isterim ki; hayatındaki yürüyüşlerini dengesizliklerden dolayı, yani yaşamının ilerleyişinin eşitsizliğinden ötürü aklını başkalarından almış kişi ile asla fikir alışverişinde bulunamadığımı fark ettim. Bu tarz varlıklar kesinlikle sohbet etmeye uygun değillerdi, elverişsizdiler. Biraz daha ötesinde anladığım odur ki, sıradanlıktan oldukça haz alıyorlar. Herhangi bir fikri üretmeden, yenilikçi düşünmeden yaşamaktan fazlasıyla zevk duyuyorlardı. Hatta bu vesile ile "sıradanlık" dediğim olgu dahi bunlardan keyifleniyordu. Nasıl mı? Elbette sadece kendi denkleriyle gerçekleştirdikleri sohbetlerle. Zira bu kişiler/varlıklar birbirlerinin duygularını sohbet esnasında gereğince tatmin ediyorlardı. Böylece, izlediğim kadarıyla, varlıklar daimi olarak kendilerini rahat hissettirecek başka varlıklarla münakaşa içerisinde bulunuyorlardı. Bu tamamen yanlış bir şey. Bununla bir akıl asla yükselemez. Ancak kendi çöplüğünde öter. Ardından kendim karar verdim ve bu satırları okuyacak kişilere tavsiyem odur ki; onlar kendi yuvalarında mutlular, ne sizin uyarınızı dinlerler ne de sizi aralarına almak isterler. Böylece bırakın onları, pisliklerinin içerisinde boğulacaklar günün birinde.
İnsan ırkı dahil olmak üzere, birçok ırkla münakaşada bulundum. En üstünden en altına kadar hepsiyle tartışıp, hayatlarındaki gayeleri ve bakış açılarını yakalamaya, anlamaya çalıştım. Dahi, zeki, bilgin varlıkların gayeleri her ne kadar mantıklıysa; kendi fikri olmayan, kaybolmuş, emir altında yaşayan, sürekli sağa sola savrulmuş varlıkların hayatları o kadar mantıksızdı. Burada özellikle belirtmek isterim ki; hayatındaki yürüyüşlerini dengesizliklerden dolayı, yani yaşamının ilerleyişinin eşitsizliğinden ötürü aklını başkalarından almış kişi ile asla fikir alışverişinde bulunamadığımı fark ettim. Bu tarz varlıklar kesinlikle sohbet etmeye uygun değillerdi, elverişsizdiler. Biraz daha ötesinde anladığım odur ki, sıradanlıktan oldukça haz alıyorlar. Herhangi bir fikri üretmeden, yenilikçi düşünmeden yaşamaktan fazlasıyla zevk duyuyorlardı. Hatta bu vesile ile "sıradanlık" dediğim olgu dahi bunlardan keyifleniyordu. Nasıl mı? Elbette sadece kendi denkleriyle gerçekleştirdikleri sohbetlerle. Zira bu kişiler/varlıklar birbirlerinin duygularını sohbet esnasında gereğince tatmin ediyorlardı. Böylece, izlediğim kadarıyla, varlıklar daimi olarak kendilerini rahat hissettirecek başka varlıklarla münakaşa içerisinde bulunuyorlardı. Bu tamamen yanlış bir şey. Bununla bir akıl asla yükselemez. Ancak kendi çöplüğünde öter. Ardından kendim karar verdim ve bu satırları okuyacak kişilere tavsiyem odur ki; onlar kendi yuvalarında mutlular, ne sizin uyarınızı dinlerler ne de sizi aralarına almak isterler. Böylece bırakın onları, pisliklerinin içerisinde boğulacaklar günün birinde.
"Hüzün üzerinde mutluluk, mutluluk üzerinde hüzün."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder